BİLİM ARASI #14: “ALO” VE GRAHAM BELL’İN OLMAYAN SEVGİLİSİ

Açık Bilim Podcast - Een podcast door Podfresh: Tevfik Uyar - Açık Bilim

“ALO kelimesi nereden geliyor?” diye merak edip interneti araştıracak olursanız bazı Türkçe kaynaklarda, Alexander Graham Bell’in sevgilisi “Alessandra Lolita Oswaldo” adının baş harflerinden kaynaklandığı yönünde yanlış bir iddiaya rastlarsınız. Sunay Akın da dahil olmak üzere, bir takım yazarlar bu hikayeye itibar edip gerçekmiş gibi anlatınca, Alessandra Lolita Oswaldo isimli hayali kadın, sadece Türkçe konuşanların inançlarında yaşattığı bir tarihi kişilik haline geldi. Zaten bu ismi Google'da aratırsanız Türkçe sayfalar dışında bir yerde bulamazsınız. Esasında oldukça mutlu bir evliliğe sahip olan Bell ve eşi, uydurulan bu hikayeyi görse muhtemelen çok üzülürdü. Graham Bell’in gerçek aşk hayatı ise şöyle: 1876’da telefonun patentini aldığında bekârdı ve 1877 yılında Bell Telephone Company adlı şirketini kurar kurmaz yıllardır ilişkilerinin sürdüğü ancak Bell’in şirket için paraya ihtiyacı olması sebebiyle bir süredir evlenmeyi ertelediği Mabel Hubbard ile dünya evine girdi. Alexander’ın Mabel’e düğün hediyesi, çiçeği burnunda şirketinin 1497 hissesinden 1487’ydi ki bunun hisselerin %99’una tekabül ettiği düşünülürse kaba tabirle "şirketi hanımın üzerine yapmıştı". Avrupa’da bir yıl kadar süren bir balayı geçiren çiftin toplamda 4 çocuğu ve mutlu bir aile yaşamları oldu. Alessandra Lolita Oswaldo ise hiçbir zaman var olmadı. İşin kötüsü “ALO” efsanesinin yer aldığı mecralarda kullanılan fotoğraf Bell’in hayat arkadaşı Mabel’e aittir. Peki nereden geliyor bu ALO? Muhtemelen Fransızca’dan. Osmanlı Devleti’nde 1840’ta kurulan Posta Nezareti’nin telefonun da kullanıma girmesiyle Posta, Telgraf ve Telefon Nezareti’ne dönüştürüldüğü 1909 yılında, Osmanlı coğrafyasında elitler arasında Fransızca konuşmak pek popülerdi. Zira 19. Yüzyıldan itibaren Avrupalı simsarlar aracılığıyla Osmanlı Devleti’ne hem teknoloji, hem de kültür transferi başlamıştı. Fransızca, özellikle de imparatorluğun son yıllarında, siyasi anlamı da olan bir dil haline gelmişti. Batılılaşma yanlısı aydınlarla azınlıkların oluşturduğu basın bile kimi yayınlarında Fransızca dilini kullanmıştı. Bunun da etkisiyle o dönemde bu topraklara transfer olmuş teknolojilere dair pek çok kelime de Fransızca’dan geçmiştir. Nitekim bugün bu kelimeleri hâlâ Fransızca'da okunduğu şekliyle kullanıyoruz. Örneğin, Lokomotif (locomotive), şimendifer (chemin de fer), kondüktör (conducteur), ray (rail), anten (antenne), radyo (radio) gibi… Doğal olarak o dönemde ülkemizde kullanılmaya başlayan telefon sadece teknolojisiyle değil, kültürüyle beraber ithal edilmişti. Yani “Alo” kelimesi Türkçeye diğer terimler gibi Fransızca’dan geçmişti. Fransızlar resmi telefonlarda kibar bir selamlama ifadesi olarak “allo” kullanırlar. Fransızların telefonda “allo” kullanmasının muhtemel sebebi de, telefonun yaygınlaşmaya başladığı dönemde telefonun anavatanı olan ABD’de de telefon selamlama cümlesi olarak “Hello” kullanılmasıdır. 19. Yüzyıl başlarında diğer Avrupa dillerinden İngilizce’ye “Hullo” olarak geçen, gemicilere ait “bağırma, dikkat toplama” ifadesinin “Hello”ya dönüşmesinde Thomas Edison’un payı vardır. Halloo, hallo, halloa, halloo, hello, hillo, hilloa, holla, holler, hollo, holloa, hollow, hullo şeklinde çeşitlenen kelimenin kökleri 13. Yüzyıl Fransızcası’na kadar gider. İlk icat ettiği ses kayıt cihazına da test amacıyla “Halloo!” diye seslenen Thomas Edison, 1833’te ilk olarak Londra’da bir gazetede kullanılan “Hello”yu, Pittsburgh’taki telgraf müdürlüğüne telefonda kullanılması için önermişti (O sırada Bell’in önerisiyle telefonlar “Ahoy! Ahoy!” diye açılıyordu). Bu öneri hemen kabul edilmiş olsa gerek ki, yarım asır sonra 1889’a gelindiğinde telefon merkez santralinde her telefon "hello" diye açılır, çalışan telesekreter kızlarsa “Hello kızları” (hello-girls) olarak anılır olmuştu. Şu an bu podcast'i dinlediğiniz teknoloji zincirindeki en önemli adımlardan biri...